Antiaging Tabletler
Gün geçmiyor ki yaşlanma karşıtı olduğu iddia edilen yeni bir molekül karşımıza çıkmasın. Hangisi daha etkili, hangisini almalıyız? Bu maddeler ne işe yarıyor? Bunlar merak edilen sorular. Aklımız karışıyor doğrusu. Bu maddelerin bir kısmını inceleyerek ne işe yaradıklarını anlatmayı uygun buldum. Tabii ki bu maddelerin hepsini birden almamız mümkün değil. Ancak belirli aralıklarla alınarak tümünden yaralanılabilir. Ancak unutulmaması gereken önemli bir nokta da bu tür ek vitamin türevi maddelerin bir doktora danışılmadan alınmaması olduğudur. Özellikle hamileler, emzirenler ve herhangi bir hastalığı olanlar mutlaka doktor kontrolünde bu tür ürünleri kullanmalıdır.
Alfa lipoik asit: Tüm vücut hücrelerinde bulunan sülfür içeren bir yağ asitidir. Lipoik asit glukozun hücresel enerji olarak kullanılmasında anahtar rol oynar. Alfa lipoik asit kuvvetli bir antioksidandır. Diğer antioksidanlardan farklı olarak hem yağ hem su dokusunda etkilidir. Lipoik asit yağda eriyebilir olduğundan sinir hücrelerinde serbest radikallere bağlı oluşan hasarı önleyebilir. Alfa lipoik asitin antioksidan özellikleri kanser ve kardiovasküler hastalıklar gibi oksidatif hasara bağlı oluşan hastalıklara karşı korumaya yardımcı olabilir. Alfa lipoik asitin diabete bağlı periferal ve otonomik nöropatiyi düzeltici etkileri gösterilmiştir. Antioksidan olarak günde 20-50mg kullanılmalıdır. Bilinen bir yan etkisi yoktur ancak hamileler ve herhangi bir hastalığı olanlar doktorlarına danışmadan kullanmamalıdır.
Bioflavonoidler(flavonoidler, hesperidin , vitamin P, OPCs): Portakal, kuşburnu, limon, greyfurt, kayısı, kiraz,brokoli, papaya, domates, yeşil biber, üzüm, kavun ve koyu renkli meyve ve sebzelerde bulunan, antiinflamatuar ve antioksidan etkileri bulunan moleküllerdir. Biflavonoidler vitamin A’nın emilimini artırırlar ve vitamin C’nin okside olmasını önlerler. Böylece yaşlanmaktan ve serbest radikallere bağlı hastalıklardan vücudun korunmasına yardımcı olurlar. Sağlıklı beslenen kişiler diyetle yeterli miktarda bioflavonoidleri almaktadır. İhtiyaca bağlı olarak 500-2000mg alınabilir.
Biotin: Suda eriyen bir vitamindir ve B vitaminleri ile aynı şekilde etki eder. Maya, karaciğer, sakatat, yumurta sarısı, tahıl, fındık, karnabahar,bezelye, fasulye ve balıkta bulunur. İnsanların çoğunluğu diyetle yeteri miktarda biotin alır. Genetik olarak biotinaz eksikliği olanlar, barsak emilim bozukluğu olanlar ve mide cerrahisi geçirenlerde biotin eksikliği görülür. Bitoin eksikliği saç dökülmesi, dermatit, yüksek kolesterol seviyeleri ve kalp problemlerine neden olabilir. Biotin, amino asit ve karbonhidrat metabolizması için ve glukoz ve yağ asitleri oluşumu için gerekli bir B vitaminidir. Biotin saç, tırnak, cilt, ter bezleri, sinirler, kemik iliği sağlığını korumak ve normal kemik büyümesi için gereklidir. B kompleks vitaminleri ile birlikte 50-200mcg (mikrogram) alınabilir. Gabapentin, fenobarbital ve valproik asit gibi antikonvulsanlarla birlikte alınmamalıdır.
Karotenoidler: Bitkiler, algler ve fotosentez yapan bakterilerde bulunan doğal yağda eriyen pigmentlerdir. Karotenoidler kuvvetli antioksidanlardır. İnsanlar beta karoten, likopen ve lutein gibi bazı karotenleri sentezleyebilir. Karotenler provitamin A aktivitesine sahiptir. Diğer provitamin A karotenidlerden alfa-karoten havuç, kabak, kırmız ve sarı biberde; cryptoxanthin portakal, mandalina, şeftali, nektarin, ve papayada bulunur. Karotenoidler serbest radikallerin yıkıcı etkilerinden hücre ve dokuları koruduklarından kuvvetli antioksidanlardır. Yapılan çalışmalarda akciğer kanseri ve menapoz öncesi meme kanseri riskini azalttıkları gösterilmiştir. Likopen domateste bulunan bir karotenoid olup, serbest radikallerin temizlenmesinde önemli etkisi vardır. Karotenoidler (lutein) maküler dejenerasyonun önlenmesinde de rol oynar. Sebze ve meyve tüketenler diyetle karotenoidleri yeterli olarak alabilir. Ancak bazı uzmanlar günlük olarak 15 mg beta karoten ve 6mg alfa karoten, lutein ve likopen’in ek olarak alınmasını faydalı olduğundan önermektedir. Akciğer kanseri riskini azalttığına dair bulgular olduğu için sigara içenlere ek olarak beta karoten önerilmektedir.
Kolin: Vücutta önemli birçok biyokimyasal olayda rol oynar. Yeşil yapraklı sebzeler, balık, yerfıstığı, soya, sakatat, maya, buğday tohumu, lesitin de bulunur. Folat, metiyonin, vitamin B12 ve B6 gibi diğer metil donorları ile kullanıldığında kolin homosisten seviyesinin düşmesine yardımcı olduğuna dair bulgular saptanmıştır. Kanser önleyici etkileri de vardır. Günlük önerilen doz erkekler için 550mg, kadınlar için 400mg dır. Önerilen dozlarda kolinin herhangi bir yan etkisi oluşmazken, yüksek dozlarda karın ağrısı, bulantı ve ishal olabilir. Günlük 9gr üzerinde kullanılırsa depresyona sebep olabilir.
KoenzimQ10: Kuvvetli bir antioksidandır. CoQ10 Avrupa, İsrail ve Japonya’da birçok kalp hastalığında tamamlayıcı tedavi olarak kullanılmaktadır. Stres durumunda kalbin verimli bir şekilde enerji kullanımına yardım ettiği düşünülerek genellikle konjestif kalp hastalığı tedavisi için kullanılır. Ayrıca miyokardial iskemi, hipertansiyon, mitral kapak prolapsusu, infiltaritif kardiyomiyopati, angina, ventriküler aritmi, toksine bağlı kardiyotoksisite’nin tedavisinde de faydaları vardır. Birkaç klinik denemede CoQ10’nun kardiak cerrahi sırasında myokardiyal koruma sağladığı gösterilmiştir. Yapılan bir araştırmada hastalığın erken evresindeki Parkinson hastalarında, hastalığın seyrini yavaşlattığı gösterilmiştir. CoQ10’nun cilt yaşlanmasını da yavaşlattığı bilinmektedir. Günlük 30-300mg dozunda alınır.